Kazak Abdal’dan Taşlama

Ormanda büyüyen adam azgını,Çarşıda pazarda insan beğenmez…Medrese kaçkını softa bozgunu,Selam vermeğe dervişan beğenmez. Alemi taneder yanına varsan,Seni yanıltır mes’ele sorsan…Bir cim çıkmaz eğer kamını yarsan,Camiye gelir de erkân beğenmez. Elin kapusunda kul kardaş olan,Burnu sümüklü, hem gözü yaş olan…Bayramdan bayrama bir tıraş olan,Berber dükkânında oğlan beğenmez. Dağlarda bayırda gezen bir Yörük,Kimi timarlı sipahi, kimi serbölük…Bir elife dili dönmeyen hödük,Şehristana gelir ezan beğenmez. Bir çubuğu vardır gayet küçücek,Zu’mu fasidince keyif sürecek…Kırık çanağı yok ayran içecek,Kahvede fağfuri fincan beğenmez. Yaz olunca yayla yayla göçenler,Topuz korkusuna şardan (şehirden) kaçanlar…Meşe yaprağını kıyıp içenler,Rumeli Yenicesi duhan (sigara) beğenmez. Aslında, neslinde giymemiş hare,İş gelmez elinden, gitmez…

Okuyorum: İskender – Elif Şafak

Kitap henüz bitmedi ama bir şeyler söylemek için bekleyemedim. Bu kitabı ve Şehrin Aynalarını da okuduğumda Elif Şafağk’ın bütün kitaplarını okumuş olacağım. Başta şunu söylemeliyim. Gerek kurgusal anlamda gerekse anlatım tarzında yazar asla kendini tekrar etmiyor. Bugüne kadar okuduğum her kitabım bambaşka bir tat aldım. Kitap töre cinayetlerini konu alıyor desem eksiklik olur. Kitabı okuyun daha pek çok şeyden bahsettiğini anlayacaksınız. Bir cümleyle kitap özetlenir mi hiç?   Kitap okurken yaptığım şeylerden biri de kitaptan notlar almaktır. Bazen kimse anlam veremez aldığım notlara sevdiğim bir benzetme, bir deyim, bir karakterin bir özelliği bile benim için alıntı olabiliyor. Kağıt Helva’yı okuduğumda…

Olmasaydım

İçimde sana alışan ne varsa bir bir yakardım,Aklımı da tutuşturmasaydı saçların.Belki başka olurdu her şey ,Sen bu kadar güzel olmasaydınSana her şeyi bir çırpıda anlatacaktı,Eğer içimdeki sesleri susturmasaydımİçimdekilerle ben,Adressiz bir mektup gibi kaybolmasaydım. 15 sene önce yazdığım şiirimi paylaşmak istedim sizlerle. Biraz hata kusur olabilir. O kusurların da benim için hatırası var bu nedenle değiştirip bozmak istemedim. Şiirbaz kategorisinde bundan sonra şiirlerimi paylaşmaya karar verdim. Umarım seversiniz.

BenDeliMiyim?

Düşlerime dair ezgiler çaliyorsaHiç açmadığın radyonun suskunluğundaYa çocuklar parmaklarıyla görterip beni“işte geliyor yine” diyorlarsa birbirlerineVe almıyorlarsa beni oyunlarına.Yağmur yağdığındaPencereden yağmuru seyrederkenO ıslak kokunun aslında,Sadece yağmurdan mıYoksa topraktan mıkaynaklandığını düşünüyorsamKendimle konuşupKendimle tartışıpHatta kavga edip küsüyorsamVe hatta yolda kendime rastlıyorSoranlara ben kendimin rüyasıyım diyorsamSöyleyinyoksa ben deli miyim?

Yazmak: His Kayıt Makinası

Yazmak insana faniliğini unutturan İlahi bir güç, ama bugünlerde bana yazdıklarımı yayınlama kudretini vermedi. Bloguma uzun aralıklar halinde yazılar ekliyo olmam size çok sık yazmadığım intibası uyandırmış olabilir. Aslında yazıyorum. Defterler, kağıtlar dolusu ama kağıttan bilgisayara aktarmak benim için büyük eziyet. Basılı kağıtın teni kadar sıcak olmasa da bu parlak ekran, yine insanda doğurduğu his yukarıda da söylediğim gibi faniliği unutturan bir his. Şimdi her şeyi söz uçar yazı kalır’a bağlamak istemiyorum ama öyle işte. Yazmak, sadece kendini anlatmak eylemi midir? Yoksa anlatamadığımız için mi yazıyoruz? Yazarken dinleyicinin kendi söz sırasını beklememesi sadece dinlemesi/okuması mı bizi bu kadar cezbediyor. Her…

Haklı Olmak En Büyük Suçtur

Amin Maalof Semerkad’da şöyle diyordu Şirin’in ağzından “Krala karşı haklı olan bir bakan, kocasına karşı haklı olan bir kadın, subayına karşı haklı olan bir er iki kat ceza görmez mi? Zayıfların haklı olmaları hatadır.”  (Amin Maalof, Semerkand s.241) Zayıfların haklı olmaya haklarının olmadığını anlatan bunun kadar güzel bir cümle bulabilir miydim bilmiyorum. Kıskandım yazarı içten içe ben neden böyle cümleler söyleyemiyorum diye.Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar sözünü düşündüm önce ama bu söz ile karşılaştırınca yine bu söz anlam bakımından farklı. Şöyle ki doğru söyleyen bir eyleminden dolayı, yani söylediği haklı sözden dolayı ceza alır. Oysa diğer sözde haklı kişi haklı…

Trafik Cezasına İtiraz

Eğer trafik cezanız size yazıldığı tarihten 7 gün içinde tebliğ edilmemişse. Cezanızı yazan emniyet müdürlüğü tebligatı geciktirmişse sizin itiraz hakkınız doğar. En yakın sulh ceza mahkemesine itiraz edin. Tebligat size ceza yazıldığı tarihten 7 gün içinde çıkarılmamışsa cezayı süresinde size haber vermeyen idareye karşı itiraz hakkınız doğar. Kesinlikle hakkınızı arayın bu konuda ayrıntılı bilgiyi ve dilekçe örneğini bu yazıya ekleyeceğim takipte olun. …… SULH CEZA HÂKİMLİĞİ’NE (cezanın yazıldığı yer)(İl / İlçe Adı) İTİRAZ EDEN : Ad SoyadT.C. Kimlik No : ……Adres : …… İTİRAZ KONUSU : …/…/20.. tarihinde düzenlenen trafik idari para cezasına itirazımdır. AÇIKLAMALAR : HUKUKİ SEBEPLER : DELİLLER…

Osmanlıca Numune-i Edebiyat-ı Osmaniyye’den Çeviriyazılı

Merhabalar, Bu yazıda Ebuzziya Tevfik‘in Numune-i Edebiyat-ı Osmaniyye isimli eserinin çevirisini paylaşacağız. Ashab-ı Mütealaya Hüsn-i ifâde birinci derecede güzel düşünmekle ve ikinci derecede güzel düşünüp de, güzel yazanların âsârını nümûne tutmakla müyesser olur. Güzel düşünmek bir dereceye kadar tahsile ve her şeyden ziyâde isti’dâda muhtâcdır. Pek kaba zihnli âdemler biliriz, hiç yazı bilmez edîbler işidiriz, ki meydâna getirdikleri eserlerin bir mısrâ’ı veyâ bir ibâresi dünyânın en büyük âlimlerini, hakimlerini hayretde bırakır. Câhil olur ki güzel düşünür; güzel yazar; güzel yazmanın yollarını îcâd eder. Onun isti’dâdına bir de ma’rifet munzamm olursa âsârına birkaç kat revnak vermesi ümûr-ı tabîiyyedendir. Alim olur, ki…

Yolculuk ve köy yolları

Ağlayan çocuk, bağırarak telefonla konuşan adam, klimadan şikayet edecek yaşlı teyze… Her şey hazırdı yolculuk için. Bir cam kenarı yolculuğu daha başlamıştı benim için.  Yol kenarlarındaki köyleri seyrettim. Hepsi ihtiyar evlerden oluşuyor, tüm evlerde ihtiyarlar, ihtiyarlık sokaklarda kol geziyordu. Yolları bile yaşlanmıştı köylerin. Ağaçtan yapılma elektrik direklerinin bile rengi siyaha çalıyordu. Bir zamanlar torunların şen şakrak oynadıkları sokak aralarına hasretle bakıyorlardı, altları kırışmış gözleriyle. Eski bir evin balkonunda oturuyor benim yaşadığımdan daha fazla ömrü birlikte geçirdiği her hallerinden belli iki ihtiyar. Yaşlı kadın silkeliyor balkondan yılların yorgunluğunu, yaşlı adam derin bir nefes çekiyor sigarasından, artık hayatta olmayan yaşıtlarını düşünerek. Bir…

Deli ile akıllı arasındaki o küçücük, büyük fark

Deli, akıllı insana göre daha tutarlıdır. kurgusal bir dünyası vardır ve ondan taviz vermez. Akıllı insan ise heveslerine, anlık çıkarlarına göre değişen tepkiler verir. Kızgın olduğunda bunu gizleyebilir. ya da beğenmediği şeye sırf yaranmak adına harika olmuş diyebilir. Burada id, ego ve süper ego terimlerine bakmak gerekiyor. Deli “id” i ile hareket edeceği için temel ihtiyaçlarına yönelik hareket edecektir. İhtiyaçlar ise evrensel ve tutarlıdır. Akıllı insan ile süper egosu ile topluma, çevresine uyum sağlayacak ve kafasında çevresine kabul ettirmek istediği insan modelinin davranışsal senaryosuna göre davranmaya devam edecektir. Ben deli miyim? sorusunun cevabı tutarlılıkta saklıdır. Tutarlı olan delidir. İnsan tutarsız…